(Üç Baba İmdi) Bir Masal

                                   BİR MASAL (Üç Baba İmdi)


ÜÇ BABA İMDİ!!!

Bir varmış bir yokmuş
Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde
Cinler cirit atarmış
Yıkık hamam içinde

Develer tellal iken
Pireler berber iken
Ben babamın beşigini
Tıngır mıngır sallar iken

Bundan üç ya da dört yüz yıl evvel çukur çukur denen ovaların birinde, yaşıyan adıyla şanıyla bir adam varmış. Bu adamın adına Çolak Ömer derlermiş. Çolak dediysek gerçekten çolakmış. Çolak olduğu kadar da güçlü kuvvetli ve de paralı pullu imiş.

Gel zaman git zaman. Bu çukur çukur ovalarda acı rüzgarlar esmiş, Çolak Ömer bu acı esen rüzgarlara dayanamayınca, yaylalara çıkmak için göç etmiş. Göç dediysek, öylesine bir göç değil. Uzun uzun yollar gitmiş. Yani az gitmiş uz gitmiş, dere tepe dümdüz gitmiş. Altı ay bir güz gitmiş. Göle denen yaylaların etegine ulaşmış. Bu yaylaları çok beğenmiş. Havasına suyuna hayran kalmış. Acı acı rüzgarların estiği çukur çukur ovalara bir daha geri dönmemek üzere bu yaylaları yurt tutup, vatan eylemiş.

Çukur çukur denen ovaların içinde kalanlar ise, Çolak Ömer için ağıtlar yakmış, Türküler söylemiş.

Nen eyle nen eyle Çolak nen eyle
Yayladan ovaya dön selam eyle

Çolak Ömer bu söylenen türkülere aldırmadan yaylaların serinliğinde yaşamını sürdürmek için,
Büyük büyük yerler alıp, kendisine bir köy kurmuş. Derler ki, bu köy halen varlığını sürdürürmüş. Sonra, Çolak Ömer’in soyu sopu, bu köyde ve bu yaylalarda yaşar imiş.

Çolak Ömer yurt tutup, yuva kurmuş. Evlenip çoluk çocuğu kavuşmuş. Çoluk çocuk dediysek, İki oğlan çocuğundan söz edelir olmuş. Büyük oğlanın adı İbrahim, küçüğün adı ise Musa imiş.

Eeee dünya ölümlü dünyadır. Gelimli gidimli dünyadır. Kimseye baki kalmaz. Hemi de öyle olmuş. Bu dünya Çolak Ömer’e de kalmamış. Çolak Ömer’e kalmayan dünya, iki oğluna kalmış.

Babaları ölünce iki kardeş, çarçabuk , ölüyü gömmüşler sonra da arazilerin bölümüne başlamışlar. Koca koca yaylaları parmak işaretiyle bir güzel ikiye bölmüşler.

Büyük oğlan kendi hakkına düşen yerleri senetli sepetli hale getirmiş. Yani günümüzün deyimiyle üzerine tapulamış. Küçük oğlan ise, buna gerek görmemiş. Ondan olsa diyorlar, Çolak Ömer den kalma soy iki guruba ayrılmış. Adları ise, tapulular ile tapusuzlar olarak anılmaya başlamış. Bu masal da tam burada ikiye ayrılıyor. Tapusuzlar bu masalın dışına çıkıyor. Tapulular ise masalın can damarını oluşturuyor.

Masalı anlatmaya devam edelim. Çolak Ömer’in oğlu İbrahim uzun yıllar bu yaylalarda ömür sürüp, gün geçirmiş. Eeee ölümlü dünya, gelimli gidimli dünya. Derken Gün gelip vakit erişince Çolakoğlu İbrahim de bu dünyadan göçüvermiş.

Çolakoğlu İbrahim bu dünyadan göçünce babasına nisbet olsun diye iki değil dört oğlan bırakmış. Tapulu ve sulu sulu yaylalar bu dört oğlanın adına padışah fermanıyla devri miras yazılmış.

Bini İbrahim Oğulları: İsa, Es’at, Mustafa, Ataş olarak babadan kalma arazilerin sahibi olmuşlar.
Ataların dediği gibi, çok bilen çok danışır az bilen az danışır. Bu dört oğlan da çok bilip çok danışmışlar. Bir birleriyle durmadan yarışmışlar. Birinci oğlanın hiç oğlu olmamış. Bir kızı olmuş da bir daha başka bir çocuğu olmamış. Diyer üç oğulun ise, üçer beşer oğullar olmuş.

Bir kızı olan oğul, kızını bir başka yaylaya köçürünce, sulu sulu yaylalar. Diğer üç oğulun evlatları tarafından parmak hesabıyla yeniden dörde değil üçe bölünmüş.

Masalın burasında bir gerçeği söyleyelim. Ne bu masalı anlatan, ne de bu masalın mirasçısı kızdan haber vermiyor. Hak alıp almadığını bilmiyor. Bildikleri şey çok sonra yaşanacak.

Biz bu sözleri burada bırakarak dönelim üç babaya.

Üç baba imdi
Arabadan indi
Faytona bindi 
Bir kızı yendi, servetini aldı. Diyenler böyle diyorlar. Dünya kalımlı dünyadeğil, ölümlü dünya. Gelimli gidimli dünya. Bu dünyaya gelen baki kalmamış. Giden ise geri gelmemiş. İşte bu kızdan başka...

Sulu sulu arazilerin üstünde yaşıyan bu üç baba, bu sulu sulu yaylaları üç babaya bölerek, çocuklarına miras bırakmışlar.Daha sonra teker teker göçüp göçüp gitmişler.

Aradan yıllar geçmiş. Ne yılları kardeşim asırlar geçmiş. Zaman gelip yarım asır ötesine dayanmış. Yani günümüzden yarım asır önce olsa gerekir. Tapusuzlarla tapulular arasında mahkemeler başlamış.

Mahkeme dediysem de kadılık falan gibi. Bir yıl kadı huzurunda tapulular mahkemeyi kazanırmış, ertesi yıl tapusuzlar. Derken efendim. Elde elek kalbur selek. Yiyen melek yemiyen kelek.

Tapulular, tapuların kurtarmak için, tapusuzlar da tapuluları yenmek uğruna elde elek kalbur selek kalmışlar. Kırılan baş, yarılan kaş, derken efendim ölenler hep Allah’ın emri diye toprak adına toprağa gömülmüşler.
“kim bu tapular için olmaz ki feda, yiğitlik, ar deyip, namus deyip, dava uğruna harcamışlar. Kalanlar şalvarı şaltak uçkuru kaypak olup, diyarı gurbete göçmüşler. Göçmek Çolak mirasıdır, göçelim demişler. Tapu, Bini İbrahim mirası olunca üç baba imdi, arabadan indi, tirene bindi.

Biz haberi nerden verek sizlere üç baba imdi üçüncü kuşak. Masalı anlatan sekizinci kuşak. Olmaz olmaz demeyin. Olmuş , olmuş... Üç baba imdinin tapulurı dava ile birlikte yedinci kuşaktan sekizinci kuşağa miras kalmış. Miras baba mirası, zaten bölünme de baba üstüne bölünüyor. Paylaşıma gelince, altta kalanın canı çıksın. Üstekinin rıskı artsın. Derken efendim, yumurtanın kabuğunu çit diye kırmaz mı civciv.

Cik cik cileme
Bu bir tekerleme
Tekerleme tekerlenir
Tekerlenen şekerlenir. 

Kimi şeker bulamaz. Kimi limonlu ganfet ile çay içer. Kimi çarık giyemezken, kunduralı dedelerin canı sağ olsun. Canı sağ olsun sözü bugünden çok öncelere aittir. Yani o dedeler, çoktan göçüp gittiler.

Al gülüm ver gülüm. Nesli değiştiriyor ölüm. Değişmeyen. Sulu sulu yaylalar ile Bini İbrahim tapuları.

Delinin biri bir taş atmış kuyuya, Bin akıllı elli yıldır bin urgan sallasalar da taşa ulaşamamışlar. Gel gelelim dünyanın bu mehengine. Daddıra terazi kim olmuş bu işten razı.

Biz haberi size üç baba imdinin dördüncü kardeşinden söz edelim. Bu kardeşin oğlu olmadığı için babalar üçe inmişti. Çolak torunları, tapulu olduklarına inanarak üç baba imdi oynunu oynarlarken cığıza cur bahane üçüncü kuşaktan İsa kızı çıkıp gelmiş,

“Verin ulan üç babalarin torunlarının torunları, verin benim babamın hakkını” demiş.

Demekle kalmamış doğru soluğu kadının önünde almış. Kadı bu kadını dinlemiş dinlemiş, sonrada fetvayı vermiş.

“Ya kadun sen haklısun” demiş,

“Ulan zındıklar verin bu kanayaklının babasının hakkını”

Eeeee söz kadı sözü olunca kimse ağzını açamamış. Neyin ne olduğunu anlatamamış. Kadının fermanıyla, bu kadın tüm hakkını bir tamam almış.

Üç babanın torunlarının torunları yemini billah etmişler. Biz bu haksızlığı etmedik. Ezelden bele gelir bele gitsin isterdik amma, kanayaklı hakkını isteyince, herkes korkmuş. Korkanların bazıları altına kaçırmış. Bazıları yurttan yuvadan firar etmiş. Olmaz demeyin, olmuş olmuş. Az yiyen ses edememiş. Çok yiyen ise, çok çok yediği için, dava uzadıkça uzamış.

Bu işten kimseler bir şey anlamamış. Anlayan ise tapusunu erkenden almış. Almayan ise oturup masal yazmış. Baba mirası yarım asırlık bir mahkemenin neresindeyim diye düşünmeye başlamış.

Satsan satılmıyor. Alsan alınmıyor. Sahip çıksan çıkılmıyor. Yıkılası bu dünyada sekizinci kuşak da göçmek üzere, dava asrını tamamlıyor. Biter sanmayın, vallahi bitmez. Mezarından kalkan hakkını alıyor da, yaşıyan hak alamıyor. Batsın bu düya.

Masal burda bitiyor.
Dava bitmiyor. Bu masalı anlatan çocuklarına bu davayı miras birakmak üzere vasiyetini bu masalın içende saklı tutuyor.

Gökten üç elma düştü, siz sanıyorsunuz ki, gökten düşen üç elmanın da, her masalda olduğu gibi, biri anlatanın, biri dinleyenin biri de masal kahramanının. Olur mu be kardeşim üç baba imdi, arabadan indi, faytona bindi, üç elmayı onlar yedi. Bir kız geldi. Hani bana, hani bana deyip kadıya gitti. Şimdi bir de elma davası çıkmaz mı karşımıza. Çıkın işin içinden çıkabilirseniz.

Selam ve saygılarım sunulsun, davacı kim, davalı kimdi. Sekizinci kuşak gelimli gidimli dünyadan teker teker çekiliyor. Dokuzuncu kuşak, size sesleniyorum. Bu mirasa hazır olu.

Orhan Bahçıvan

 


ARDAHAN'DAN KISA HABERLER
 
 
Tüm Hakları hoştülbentköy.tr.gg aittir.Copyright(©2008) Toplam 39933 ziyaretçi (73853 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol