Ozanlarımız
                                   Ferman Baba
                                   Fotoğraf: Orhan Bahçıvan Arşivi

Ferman Baba©

1922-1996. Göle’nin Hoştülbent köyünde doğdu. Asıl adı Fermani Kızılateş’tir. İlkokulu köyünde okudu.

Küçük yaşlarda türkü ve şiire ilgi duymaya başladı. Özellikle yörede Sofu Emmi olarak bilinen Cemşit Kızılateş (1886-1984) ve Celal Oğlan adıyla anılan Celal Kızılateş (1918-1959) adlı amcalarının desteğiyle türkü ve şiire ilişkin bilgisini geliştirdi. Aynı dönemlerde kaval ve bazı çalgıları çalmayı öğrendi.

Köroğlu, Aşık Kerem, Aşık Garip, Sürmeli Bey gibi hikayelerin Kuzeydoğu Anadolu aşıklık geleneğindeki çeşitlemelerin çoğunu bilen sayılı aşıklardan biridir. Köroğlu’nun 7 kolunu bildiğinden bugüne aktarılması konusunda önemli bir kaynak sayılmaktadır.

Ferman Baba, uzun yıllar bir devlet kurumda çalıştıktan sonra emekli oldu. Ankara’da öldü ve orada toprağa verildi.


--------------------------------------

Alıştım

Dolaştım gurbetin bunca yolunu
Yollar bana ben yollara alıştım
Hiç hakir görmedim Allah kulunu
Kullar bana ben kullara alıştım

Yoksulluktur elim kolum bağlayan
Hasretliktir ciğerimi dağlayan
Akıp akıp gözlerimden çağlayan
Seller bana ben sellere alıştım

Gurbet elde yağlı çörek yiyemem
Kutnu kumaş esvaplarım giyemem
Dil ucuyla ben rahatım diyemem
Diller bana ben dillere alıştım

Kuru soğan olsun ekmeğim aşım
Dertlerden kurtulsun çileli başım
Ferman Baba eller benim yoldaşım
Eller bana ben ellere alıştım

---------------------------------------

Ağ Gelin

Yol üstü uğradım ben bir geline
Dedim neden akar terin ağ gelin
Nazar ettim ince kemer beline
Dedim çık meydana görün ağ gelin

Gel gelin seninle yiyip içelim
Konup konup yaylalara göçelim
Aşk uğruna candan serden geçelim
Dedim cennet olsun yerin ağ gelin

Gönül aşk yükünü çeker götürür
Seni saran yiğit aklın yitirir
Döner döner yolun suya getirir
Dedim suyun sonu derin ağ gelin

Çiğdem çiçek bitsin gezdiğin yerde
Seni seven yiğit kim bilir nerde
Bu Ferman Baba’yı düşürdün derde
Dedim bini değer birin ağ gelin 



                           Göleli Celaloğlan
                             Fotoğraf: Aile Arşivi

Göleli Celaoğlan©

1918-1959. Göle'nin Hoştülbent köyünde doğdu. Osmanlıca ve Arapçayı küçük yaşlarda köyündeki ileri gelenlerden, Latin alfabesini ise askerlikte öğrendi.

Yaklaşık 10 yaşından itibaren eniştesi Mustafa’dan davul, zurna, kaval, mey ve bağlama çalmayı öğrenmeye başladı. Ayrıca ağıtlar ve türküleri öğrenmesindeki en önemli etkenlerden biri de ablası Altun’dur.

Köylerine gelip giden aşıklar aracılığıyla bilgisini pekiştirdi. Ancak yörenin en ünlü davulcularından olması nedeniyle hemen her düğüne çağrılan Celaloğlan bu süreçte de birçok türkü ustası ve aşıkla görüşüp kendini geliştirme fırsatı buldu.

Yöredeki efsanevi konumundan dolayı birçok türküde de adı geçen Celaoğlan’ın genç yaşta ölmesi üzerine ardından onlarca ağıt yakıldı.

Yörede bilinen Sofu Emmi (1886-1984), Heveli Babuş ve Ferman Baba (1920-1996) gibi birçok aşığın doğrudan ustası olarak kabul edilmektedir.

Celaloğlan bir kış günü çaldığı bir düğünden sonra hastalanınca kızakla köyüne getirildi. Çok geçmeden de öldü ve orada toprağa verildi.


-----------------------------------------

Çıkarır

Hoştülbent ne yana gitmiş
Beni orya yol çıkarır
Endamını çarla örtmüş
Yar altında kol çıkarır

Ayağına giymiş çarık
Saçları da kırk beş örük
Al sinesi olmuş körük
Az nefesi bol çıkarır

Sesin gelir bizim elden
Yunmuş yıkınmışsın gölden
Bülbül hakkın ister gülden
Çölden arı bal çıkarır

Bu dünya yalan dünyadır
Gördüğümüz bir rüyadır
Celaloğlan ne sevdadır
Ateş düşer kül çıkarır

------------------------------------------
Düştü

Hey ağalar hey paşalar
Dağa kar düştü kar düştü
Kaldım gurbette gurbette
Yada yar düştü yar düştü

Haber edin anasına
Eyi baksın Sonasına
Yar ayrılık kınasına
Ah u zar düştü zar düştü

Celaloğlan gurbet elde
Sevdası söylenir dilde
Bülbülün arzusu gülde
Dala har düştü har düştü 



                          Göleli Bahi
                           Fotoğraf: O. Bahçıvan Arşivi


Göleli Bahi©

1939-2004. Göle'nin Hoştülbent köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu.

Aşıklık geleneğine ve şiire küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı. Hoştülbent köyündeki birçok aşığın yetişmesine katkıda bulunmuş olan Celal Oğlan’nın (1918-1959) yanında Sofu Emmi (1886-1984), Heveli Babuş ve Ferman Baba’dan da (1920-1996) geleneğe ve türkülere ilişkin önemli destek gördü. Ayrıca birlikte askerlik yaptığı Rüstem Alyansoğlu’nun aracılığıyla bilgisini pekiştirdi.

Aşıklık yönünün dışında yörede çok iyi bir kaşar ustası olarak da bilinen Göleli Bahi, köyünde öldü ve orada toprağa verildi.


-----------------------------------------
Ayrılmam

Gözlerimde yaş olmasa
İş bulsam yurttan ayrılmam
Komşuya borçlu olmasam
İş bulsam yurttan ayrılmam

Dertlerimi saya saya
Turist gittim Almanya’ya
Ne gün gördüm ne de aya
İş bulsam yurttan ayrılmam

Anam öldü göremedim
Dertlerini sormadım
Bir bardak su veremedim
İş bulsam yurttan ayrılmam

Aşar idin karlı dağlar
Yarım karaları bağlar
Yavrum ekmek diye ağlar
İş bulsam yurttan ayrılmam

Bahi sefil ülkesinde
Aşıkların nefesinde
Ay yıldızın gölgesinde
İş bulsam yurttan ayrılmam

------------------------------------------

Kara Yer

Gözün yumup hem gaflete dalınca
Bekler seni tedbir almış kara yer
Dünya varlığını hayal ederken
İki taş bir mezar kalmış kara yar

Azrail dolanıp canın alanda
Ana baba kavim kardaş kalanda
Tarihler çizilip günler dolanda
Vaktini bir tamam bulmuş kara yer

Bahi her dem arşa çıkıyor zarın
Dökülür üstüne evrak-ı varın
Garip hanesine döner mezarın
Üstüne bir yorgan olmuş kara yer



                           Kul Akın


Kul Akın©

1961 yılında Göle'nin Hoştülbent köyünde doğdu. Asıl adı Akın Kızılateş'tir. İlköğrenimini köyünde, ortaöğrenimini Göle, Kars ve Antep’te tamamladı. Daha sonra Kars’ta başladığı yüksek öğrenimini yarıda bıraktı.

Şiirle ve aşıklık geleneğiyle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı. Özellikle Ferman Baba’nın etkinde kalarak şiir yazmaya yöneldi.

Bir süre (1989-1994) köyünde muhtarlık yapan Kul Akın, daha sonra Ankara’ya yerleşti ve burada çeşitli sivil toplum örgütlerinde yönetici olarak görev yaptı.

Kul Akın’ın şiirlerini bir bölümü »Muhtar« (2004) adlı kitapta yayınlandı.


------------------------------------------

Bulamadım

Okuyup yazdım da gezdim dolaştım
Bir doğru eğriyi der bulamadım
Herkes benim gibi düşünür sandım
Sözüne sahip bir er bulamadım

Bir ömür çalışır didinir durur
Kimisi har vurur harman savurur
Kimi nahak yere haksızı korur
Namusla dökülmüş ter bulamadım

Menfaatin için yorulma sakın
Otu bir çekin de köküne bakın
Yazarsın çizersin neyine Akın
Dört başı mamur bir ser bulamadım

-------------------------------------------
Kardeşim

Şehirler yükünü taşımak oldu
Aldanıp cilveye gelme kardeşim
Ekmekler aslanın ağzına kondu
Evdeki bulgurdan olma kardeşim

Büyük şehir yutar garibanları
Geldiğine pişman etti canları
Nice kervansaray nice hanları
Görünce saçını yolma kardeşim

Gurbetin çilesi ölünce biter
Memleket hasreti burnunda tüter
Hayallere düşüp aldanma yeter
Yüze güleni dost bilme kardeşim

İki yakan bir araya gelmiyor
İnsanlar günde bir zam zulüm yiyor
Kul Akın yürekten dost sözü diyor
Başını belaya salma kardeşim


Kaynak:www.ozanlar.biz
 


ARDAHAN'DAN KISA HABERLER
 
 
Tüm Hakları hoştülbentköy.tr.gg aittir.Copyright(©2008) Toplam 39931 ziyaretçi (73850 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol